"YETİMLER YA BİZİM KURTULUŞUMUZ, YADA SONUMUZ" Olacaktır.

        Kullarından kimlerin Salih ameller işleyeceğini denemek için ölümü ve hayatı yaratan, mutlak hükümdarlığı elinde bulunduran ALLAH, yüceler yücesidir. Bizler Onun şanına yakışır bir şekilde Ona hamdü senada bulunuruz. Salatü selamda bir kere yüzünü görmek için canlar verilmeye hazır Habibi Muhammed Mustafa’ya, Onun, hidayetin kandilleri pak ve temiz Ehlibeytine, şanlı ashabına ve Onun hasretini yüreğinde taşıyan, adı anıldığında burnu sızlayıp gözleri dolan ümmetinin üzerine olsun. Biz Müslümanlar yetimlerle ilgili Kur’an Ayetlerinin, vahyin ilk indiği yılın hemen ortasından başlayarak, Fecr ve Duha gibi ve vahyin bir buçuk yılında Maun gibi surelerin neden bu tarihlerde indiğini tam manasıyla anlayamadık. Yetimlerle ilgili bu vurucu ayetler inerken bugün İslam adına bildiğimiz hiçbir şey yoktu. Oruç, hac, tesettür, domuz eti, içki yasağı vb. Sadece namaz vardı o da beş vakit farz kılınmamıştı. Bütün bunlar yokken Allah’ü Teâlâ “Hayır siz yetime ikram etmiyorsunuz” “Öyleyse sakın yetimi ezme” “Dini yalan sayanı gördün mü? İşte o dur yetimi itip kakan’’ diyen ayetler indiriyordu. Acaba niye?

      RİDA Rahmanın ve Habibibinin neden yetimler üzerine adeta titrediğine, bir nebzede olsa cevap niteliğinde bir kitap çalışması yapıyor. Bu kitapta Hz. Musa’nın, Hz. Harun’un Hz. Meryem’in ve Hz. İsa’nın ve Allah’ın Resulü Muhammed Mustafa’nın yetimliği ile başta Ehli Suffe olmak üzere, Hz. Enes, Zübeyr Bin Avvam, Zeyd Bin Sabit, Ebu Hureyre ve Huzeyfe’nin kölesi Salim’in yetimliği. Tabiin başta olmak üzere Veysel Karani, İmam Zeynel Abidin, Muhammed Bin Ebubekir, İkrime, Mücahit, Ata, İmam Azam, İmam Şafi, İmam Ahmed Bin Hanbel, İmam Buhari, İmam Suiti, İmam Eşari, İbni Kesir, İbni Hacer Askalani, İmam Gazali, Nablusi, Ahmed Yesevi, Abdülkadir Geylani, Ahmed El Rufai, Sadrettin Konevi, Rabiatül Adeviye ve Ahmed Bedevi gibi, Kelam, Hadis, Fıkıh ve Tasavvuf ilminin babalarının yetimliğini ? Uluğ Bey, Afrika Fatihi Musa Bin Nusayr, Endülüs Fatihi Tarık Bin Ziyad, Şah İsmail, Atatürk, Ömer Muhtar, İmam Humeyni, Aliye İzzet Begoviç, Sadi Şirazi, Ömer Nasuhi Bilmen, Mehmet Akif Ersoy, Arif Nihat Asya, Şeyh Ahmed Yasin, Malkomix, yetimliklerin onları nasıl etkilediğini. Dünyada ise Konfüçyüs, Aristo, Gandi, Newton, Kepler, Tolstoy, Dostoyevski, Leonardo da Vinci, Russel, Bach, Camus, Kopernik, Dante, Michelonge, Jean Jacoues Rousseau, Nelson Mandela ile Pers İmparatoru Cyrus, Sezar, Cengiz Han, Napolyon, Hitler, Stalin, Lenin, Washington, Lincoln, Churchill, Nietshe ve Darvin gibi yetimlerin ruh dünyalarının hayata nasıl yansıdığını sorguluyor. Biz bütün bu yetimleri nasıl anlamalıyız?

         Resullerin yetimlikleri baba gibi koruyucu, terbiye edici, sığınılan, sevilen, güvenilen kişinin olmamasıyla bütün bunlara hakkıyla sahip olan Allah’a mı yöneldi? Bütün Resuller ümmetlerinin babası hükmündedir. Acaba ümmetin yetiştirdiği bu büyük yetimler, babaları olmayınca bu söz onlarda hayat buldu da, Allah’ın Resulünün çocukları mı oldular? İslam davasını babalarının kutsal bir emaneti gibi mi gördüler. Doğru yolu bulamayan, karanlığa gömülen yetimler babalarının olmayışını dünyaya bağlayıp Dünya’dan ve diğer insanlardan acaba intikam mı aldılar? Yetimliğin basit bir konu olarak değerlendirilip finansal bir mesele gibi ele alınması, basit bir iyilik veya mağduriyet alanı olarak görülmesi yanıltıcı olacaktır.            Görüldüğü gibi, “YETİMLER YA BİZİM KURTULUŞUMUZ, YADA SONUMUZ” olacaktır.

TAMER KALENDER - RİDA DERNEĞİ BAŞKANI